Cumartesi, Aralık 02, 2017

Laboratuvarla İlk Tanışma

laboratuvar

Derslerimize çalıştık, sınavlarımıza girdik, güzel güzel cevaplayıp sınav dönemini bitirdik çok şükür.. Sonra önlük alındı, denendi, beğenildi. Fotoğraflar anneme gönderildi.. Ve beş günlük laboratuvar maceram başladı.

İki yüz kişinin aynı anda kutu gibi laboratuvara girip çalışması mümkün olmayacağından 25er kişilik gruplar halinde giriliyor. Benim grubum ise vizelerden sonraki ilk hafta girecek olan gruptu. Bu konuda şanslıyım çünkü gerçekten alışkın olmadığımız için yorucu ve stresli bir süreç. Sınavlara hazırlık döneminde sadece sınavlara verebildim böylece kendimi.
İlk gün laboratuvar föylerimiz dağıtıldı. Yapacağımız beş deney de anlatılıyordu. 

Önlüklerimizi giydik, malzemelerimizi ayarladık bankoların başına geçtik. Tabi hepimizde bir havalar.. Az sonra bir ilaç üreteceğiz sanki.. 

Bir banko, yani tezgah, karşılıklı üç kişi çalışabilecek şekilde tasarlanmış. Daha sonra hocamız geldi laboratuvar kurallarından bahsetti, deneyimizi anlattı ve başlamamız için start verdi. 

Birinci deneyimiz listedeki birkaç katyonu alıp, föyde yazan tanınma reaksiyonlarını gerçekleştirmekti. Her katyon için ayrı ayrı deneyleri yapıp tüpün görüntüsünü not ettik. Çünkü ikinci deneyimizde bize bir tüp verilecekti ve içinde ne olduğunu bu deneyleri teker teker yaparak kendimiz bulacaktık. Bunu bulabilmemiz içinse birinci deneyde oluşan görüntü ikinci deneyde de oluşmalı. İlk gün laboratuvarda üç saati ayakta geçirdim. Benim için çok yorucu oldu ancak stresimi üzerimden atmıştım.

İkinci gün, ikinci deney.. Bilinmeyen analizleri.. Herkesin bilinmeyeni birbirinden farklı..
Zor bir gündü. Tüplerin üzerine yapıştırmak için minik fiyat etiketlerinden getirmeyi unutmuştum. Deneylerime başladım ancak daha sonra hepsi birbirine girmeye başladı. 

Hangi tüpün içinde ne olduğunu bilmiyordum. Üstelik deneyleri yaptıktan sonra tam olarak emin olamamıştım bazı elementlerin varlığından. Deney tüpünden aldığım sıvıya yanlış bir işlem uyguladığım için o sıvıyı döküp yeniden hazırlamak zorunda kaldım. Üstelik hazırlaması çok da kısa sürmüyordu. İkinci defa hazırladığım deneyim santrifüj cihazının içindeyken kırıldı ve üçüncü defa hazırlamak zorunda kaldım.. Arkadaşımın deney tüpünü kırdım. Üstelik en pis tüpü kırdım. Bembeyaz önlüğüm battı.. Bankonun bana ait kısmı çalışmalarımdan dolayı savaş alanına döndüm ama üç önemli karar aldım.

1. Düzenli ol.
2. Etiketsiz çalışma.
3. Boşalttığın tüpü hemen yıka.

Öyle böyle bitirdim bu günü de. Yine yaklaşık üç saat ayakta kaldım ancak ilk günki kadar yorulmamıştım.

Üçüncü gün bilinmeyen 2 ve bilinmeyen 3 analizleriyle birlikte anyonların tanınma reaksiyonlarını çalıştık. Bilinmeyen analizlerimiz alev deneyleriyle yapılıyordu. Tüpün içine platin bir tel daldırılıyor, aleve tutuluyor. İçindeki katyona göre alev parlak sarı, sarı, yeşil, mor, kiremit kırmızısı, karmen kırmızısı gibi renkler alıyor. Bu deneyi bize hocamız yaptı aleve yaklaşmamamız için. Yani biz sadece gidip alevin rengine bakıyor ve kararımızı veriyorduk. Neyse ki bunların içinden belirgin olan renkler çıktı tüpümden. Birbirine çok benzeyen karmen kırmızısı ile kiremit kırmızısından biri çıksaydı zorlanabilirdim..
Tüpümde saklanan sodyum ve baryumu sobeledikten sonra anyonların tanınma reaksiyonlarını incelemeye devam ettim. Bu sefer iki saat sürmüştü çalışmam. Giderek yorgunluğum da azalıyordu.

Dördüncü gün bilinmeyen 4 analizi yapıldı. Uzundu, çelişkiliydi, karar vermek zordu. Hepimiz birbirimizden yardım aldık. Bir rengin ne olduğuna karar vermek için en az 5 kişiye sorulan bir ortamdan ve acemilikten söz ediyorum... :)

Son gün.. Herkes bıkkın, herkes bitkin.. Girilmesi heyecanla beklenen laboratuvara artık kimse gelmek istemiyor.. Bitsin de kurtulalım sesleri..

Tam analiz yapıldı. Bilinmeyen 5. İçinde bir bileşik saklanıyor..

Defalarca tekrarlanan deneyler yoktu bu sefer benim için. En kısa deneyleri en önce yapmıştım şansıma belki budur da başka deneyler yapmama gerek kalmaz düşüncesiye. Ve gerçekten de en kısa deney olumlu sonuç verdi. Bileşiğimi buldum. Ama emin olmak ve vakit geçirmek için diğer deneyleri de yaptım tabi. Benimle birlikte bitiren arkadaşlar, işi uzayan arkadaşlara yardım ettik. Tüplerimizi temizleyip teslim ettik. Hatıra fotoğrafı çekildik. Önlüklerimizi de alıp orayı terk ettik. :)

Tabi bu uygulamalardan da not alacağımız için bir rapor yazıp hocaya sunmamız gerekiyordu. Üç saatimi alan rapor çalışması beni laboratuvardan daha çok yordu nedense..
Bilinmeyen deneylerimin sonucunda bulduklarımı da yazıp verdim defterimi. Şimdi notumu beklemek düşüyor sadece. :)

Laboratuvarım özetle böyle geçti. Eczacılık okuduğumu hissettim. Ve artık kimyayı sevebiliyorum. :)