Cumartesi, Aralık 02, 2017

Kendi Kahramanın Ol

kendi kahramanın ol

Selamlar!..

Adana'da bile mevsimin döndüğü, poyrazların sonbaharı haber verdiği, nemden kurtulduğumuza şükredişimizin ikinci gününden merhaba.

Uzun zamandır aldığım maillerde, Facebook'ta veya yorumlarda sık sık karşılaştığım bir soru var. Gruplarda da bu soruları sıkça görmeye başladım ve düşüncelerimi dışa vurmak istiyorum.
"Bugün çalışmaya başladım, sizce geç mi kaldım?
Şimdi çalışmaya başlasam tıp, diş, hukuk kazanabilir miyim?
Günde şu kadar saat çalışıyorum sizce yeterli mi?
Sayısal ders programı gönderebilecek olan var mı?
..."

İnsan olarak, hele ki hayatımızı belirleyecek bir sınavın eşiğindeysek, desteğe duyduğumuz ihtiyaç kaçınılmaz. Ancak destek ararken kendimizi kaybediyoruz. Kendimiz olmaktan çıkıp başkası olmaya çalışıyoruz. Başkasının çalışma programını istiyoruz, başkasının yapabileceğimize inanmasını istiyoruz, başkasının gözünde yeterli olmaya çalışıyoruz. Hiç tanımadığımız insanların gözünde..

Veya altına yapılan düşüncesiz yorumlarla o kişinin çalışma isteğini kırıyoruz, belki onun hayatıyla oynuyoruz ama farkında değiliz.. Bu saatten sonra çalışma, çalışsan da faydasız, al bu benim programım bu programla ben 450 puan aldım vs..

Önceden faydalı bulduğum bu grupların, bazılarına zarar verdiğini görüyorum. Benim düşüncemi sorarsanız, dershaneye giden birisinin soru çözüm gruplarına katılması gereksiz ve dikkat dağılmasının başlıca sebebi. Soru çözdürebileceğiniz öğretmenleriniz varken. Vaktinizi, enerjinizi sanal alemde harcamak niye?.. Sürekli ekrana bakma ihtiyacı, acaba sorum çözüldü mü merakı. Okuldaki arkadaşlarına sorabilirsin, dershanede sorabilirsin.. Sanal alemde bulunmak için bahane üretmemelisin. Gerçek bir sebep benim gözümde dershaneye gitmeyen arkadaşların yardım bulmak için bu yolları kullanmasıdır. Ben de sınava hazırlandım ve kesinlikle dershane gibi bir imkanım varken böyle bir çözüm aramak aklıma gelmemişti. Sebep ne olabilir?..

Başkalarının hazırladığı ders programlarını isteyenleri görüyorum. Kolaya kaçmayı alışkanlık haline getirmeyin.. Elinizi taşın altına koyun ve kendi hayatınızı, kendi çalışmanızı kendiniz yönetin. Henüz şimdiden bir başkasının komutlarını uygulamaya alışmayın. O bir program yaptı, ama kendisi için yaptı, kendi ilgi ve becerilerine göre yaptı. Benden program isteyenlere ben kendi programımı verirsem eğer, o kişinin kendini yetersiz hissedeceğini biliyorum. Ben günde en az 6 saat çalışırdım. Hala da sınav haftaları bir o kadar çalışırım. Ancak herkes bunu yapamaz. Ben altı saat çalışamıyorum demek ki ben eczacılık kazanamam, tıp kazanamam diye düşündürmeye hakkım yok diye düşünüyorum insanları. Program isteyen arkadaşlara tavsiyem ise şu:

"Kendi işinizin patronu olun.."

Tanımadığınız birisine sence bu şeyi yapabilir miyim diye sormaktaki amaç nedir?
Onaylanmaya neden bu kadar ihtiyacımız var?
Ben kimsenin hakkımda acaba demesini istemem mesela. Hayatımda bu soruyu sorabileceğim yalnız bir kişi var ve sizin de öyle olsun. Bırakın gülsünler yapacağım dediğiniz şeye. Kendi içinizde acabalarınız olsa da dışarıya karşı zayıf yanlarınızı göstermemelisiniz. Sonuçta bir yarışta da öyledir değil mi? Güçlü yanlar ve zayıf yanlar her zaman sona saklanır. Siz 400m koşusunda değilsiniz. Hızınızı herkese göstermek zorunda değilsiniz. Maratondasınız 40.000m koşuyorsunuz. Atletlerin hiçbirisi son üç tura kadar kendini sergilemez. Kimsenin kafasında kendisi hakkında soru işareti oluşmasına izin vermez. Ayaklarına vuran bir ayakkabısı olsa bile şikayet etmez çünkü kimsenin kaybedeceğini düşünmesine izin vermez. Bilmem anlatabiliyor muyum..

İçinize atın demiyorum. Ama paylaşacağınız birkaç kişiden fazlasına da gerek yok. Kendinize güvenin. Sırf bulunmak için bir grupta bulunup zihninizi meşgul etmeyin.
Bir şeyi yapabilir miyim diye binlerce kişiye sormak sizin zayıf olduğunuzu gösterir.
Zayıf olmayın.
Çünkü eğer istersen yapabilirsin. Birkaç destekten başkasına ihtiyacın yok.
Annen, baban, kardeşin, sevgilin, arkadaşın..
Bu insanlar seni senden iyi tanırlar..